İçeriğe geç

Hayat Denen Oyun – Eric Berne

Eric Berne
Hayat Denen Oyun – Eric Berne

Hayat Denen Oyun kitabıyla Oğuz Atay‘ın sayesinde tanışmıştım. Birçoğu gibi bu da uzuuun bir süredir okunacaklar listemde bekleme halindeydi. Mert Yayıncılık’tan çıkmış, Selami Sargut’un çevirisi ile okuma fırsatı buldum. Neden Oğuz Atay kısaca hatırlayalım:


“Oyun nerede bitiyor, hayat nerede başlıyor, hiç anlamıyorum.” – Oyunlarla Yaşayanlar
“Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor.” – Tehlikeli Oyunlar
“Artık hayatımın yarısını yaşıyorum, yarısını oynuyorum.” – Oyunlarla Yaşayanlar

Klasik bir kişisel gelişim kitabı değil. Psikoloji, sosyoloji alanlarında irdelemeler içeren teknik bir yapıya sahip. Kitabın isminden de anlaşılacağı üzere; insanların ömürleri boyunca farkında olarak veya olmayarak, iyi veya kötü oynadıkları oyunları(davranışları) gözlemlemeye ve bu oyunların altında yatan sebepleri öğrenmeye çalışıyoruz.

Kitap 3 kısımdan (Oyunların Çözümlemesi, Oyun Dağarcığı, Oyunların Ötesi) ve 18 bölümden oluşmakta. İlk kısımda içeriği anlayabilmek için bilmemiz gereken tanımlar yapılmış. İkinci kısımda oyunların çeşitleri ve örneklere yer verilmiş. Yaşam Oyunları, Evlilik Oyunları, Toplantı Oyunları, Cinsel Oyunlar, Yeraltı Dünyası Oyunları, Danışma, Başvurma ve İyileştirmeyle İlgili Oyunlar, İyi Oyunlar. Üçüncü bölümdeyse “oyunların önemi nedir, oyunlardan sonra söz konusu olan nedir?” gibi sorulara cevaplar aranıyor.

Kitapla ilgili yorumları incelerken birçok kişinin öğretmenleri tarafından mecbur bırakıldıkları için okuduklarına dair yorumlar gördüm. :)) Sanırım farklı kaynaklarla konunun pekiştirilmesi gerekiyor. Bol örneklendirmeye dayansa da, çok fazla oyun çeşidi olduğu için her birine ayrılan bölümler çok kısa ve yüzeysel kalmış. Eğer anlatılan bölümü bir yerde, bir şekilde yaşadıysanız kolayca anlayabiliyorsunuz ancak tanıdık gelmediyse işiniz biraz zor. Yazarın neyi anlatmaya çalıştığını anlamak yer yer güçleşebiliyor. Çevirinin de bazı bölümlerde çok başarılı olmadığını düşünüyorum, dil bilgisi hataları da barındırıyordu.

Kitapla ilgili hiç inceleme bulamadığım için içerikle ilgili biraz daha detay vermek isterim. ( Fırsatı da hiç kaçırmaz! ) Hayatımızda oynadığımız oyunların neden bu şekilde olduğu ile ilgili bilgilerin verildiği kısımlar bir tiyatro eseri şablonu gibi ele alınmış. Derdini anlatan kişiyi anlamaya çalışmak yerine, bir çözüm önerisi sunmaya çalıştığım için sık yaşadığım bir oyundan örnek göstermek istiyorum. Oyunun ismi “+Niye yapmıyorsun – Evet ama” (Syf: 134 – 140)

ÇÖZÜMLEME

SAV: Hadi bakalım, benim özür bulamayacağım bir çözüm yolu önerebilecek misin?
AMAÇ: Güvence
ROLLER: Çaresiz kişi, Akıl vericiler
DEVİNİM: Yenilgi çatışması (ağızsal)
ÖRNEKLER: Evet, ama ben şimdi ev ödevimi yapamam çünkü..
TOPLUMSAL DÜZEYDE: Yetişkin – Yetişkin.
Yetişkin: “Şöyle şöyle… olsaydı ne yapardınız?”
Yetişkin: “Niye falan filan… yapmıyorsunuz?”
Yetişkin: “Evet ama…”
RUHSAL DÜZEYDE: Anababa-Çocuk.
Anababa: “Sana yardım eder, bana borçlu kalmanı sağlarım.”
Çocuk: “Hadi, dene bakalım.”
HAMLELER: (1) Sorun – Çözüm. (2) Karşı çıkma – Çözüm. (3) Karşı çıkma – Şaşkınlık.
YARARLAR: (1) İç ruhsal – Güvence. (2) Dış ruhsal – Yenilgiden kaçınma. (3) İç toplumsal – Ana-babasal rol. (…)

Yukarıda görüldüğü gibi, her oyunun sonunda o oyunla ilgili çözümlemeler yapılmakta ve bu oyunun bilinçaltında hangi sebeplerle ortaya çıktığı okuyucuya aktarılmaya çalışılmakta. Kitabı okumayanlara biraz göz korkutucu gelebilir olay kısaca şu:

+ Kocam tüm onarım işlerini kendisinin yapması konusunda diretir. Oysa hiçbir şeyi de doğru dürüst onaramaz.
- Niye marangozluk kurslarına gitmiyor?
+Evet, gitmesi gerek ama zamanı yok.
- Öyleyse niye ona iyi gereçler almıyorsun?
+Evet ama nasıl kullanacağını bilmiyor.
- Onarımlarınızı niçin bir marangoza yaptırmıyorsunuz?
+ Evet, ama çok pahalıya çıkar.
- Kocanızın tüm yaptığı onarımı niye olduğu gibi kabullenmiyorsunuz?
+ Evet, ama o zaman tüm onarılanlar olduğu gibi düşüyor.

Görüldüğü gibi bir taraf sürekli çözüm önerileri ile, diğer taraf ise o çözüm önerilerini çürütmekle meşgul. Sonunda, muhtemelen iki taraf da mutsuz görünmekte. En azından bir taraf zaferini ilan etti, “gördünüz mü sorunuma bir çözüm bulamadınız!”

Bazı oyunlar iki kişinin arasında oynanmakta, bazıları topluluk gerektirmekte, bazılarıysa oyuncuların hamlelerine göre başkalaşım geçirip başka oyunlara dönüşmekte. Siz de benim gibi “Transaksiyonel analiz” terimini daha önce duymadıysanız:
http://ta.org.tr/…iyonel-analiz-nedir/
https://www.yfo.com.tr/transaksiyonel-analiz/

İnsan psikolojisi hakkında okumalar yapan kişilere tavsiye edilebilir. Keyifli okumalar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir