İçeriğe geç

Reset At – Jason Schreier

Oyun geliştirme işine ilgi duyan kişilerin kesinlikle okuması gereken bir eser. Başından sonuna alabildiğine karamsar ve iç karartıcı. Aşık olacağınızı düşündüğünüz bu mesleğin aslında hiç de öyle dışarıdan göründüğü gibi toz pembe olmadığını çok net ve acı bir şekilde, yaşanmışlıklarla gözler önüne seriyor Jason Schreier.

Alanında dünyanın en büyük, AAA bütçeli firmalarının bir parçası olabilirsiniz, çok sağlam ve zorlu 3-4 yıllık bir geliştirme döneminde gece gündüz çalışmış, alın teri döküp artık sevinme dönemidir deyip keyifle firmanın sıradaki işinin ne olacağını düşünürken bir de bakmışsınız ki kapının önüne konmuşsunuz. Üstelik tek başına da değilsiniz. Her sektörde köşe başını tutmuş kodaman amcalar, teyzeler yüzde bin beş yüz kâr etmediğiniz için şirketi komple kapatma kararı almış olabilir.

Sektörde saçma sapan şeyler trend oldu diye elinizdeki tüm işi çöpe atıp, hiç istemediğiniz bir şey üzerinde çalışmak zorunda bırakılabilirsiniz. Hatta ve hatta yöneticilerinizin dayattığı şekilde yaptığınız işlerin müşteri tarafından bir karşılığı olmadığı anlaşılınca şirketiniz batabilir ve istemeye istemeye fazla mesaili çalıştırıldığınız firmadan tazminatsız şutlanabilirsiniz.

Kitap en son 2020 yılı ve önceki dönemdeki birçok farklı oyun firması ve çalışanın sektörde yaşadığı zorluklar hakkında bir derlemeden oluşuyor. Yazar Schreier kitabı yazma sürecinde görüştüğü kişilerin çalkantılı oyun geliştirme serüvenleri hakkında anlattıklarını biz okurlara aktarıyor.

Kitabın işleyişi ile ilgili benim dikkatimi çeken birkaç kritik konu var. Birincisi yazar bir editör ve gazeteci, oyun yapımcısı değil. Yani ister istemez olayın magazin tarafındadır. Bu sebeple benim düşüncem onun sanat tasarımcılarının, kod yazanların veya diğer işlerle meşgul olan kişilerin gerçekte ne yaşadıkları hakkında çok iyi anladığını düşündüğü birçok kısım havada durmaktadır. Bunu söyleyebilmemin sebebi; aynı şirkette çalışan bir teknik ekip ile bir pazarlama ekibinin bile birbirlerini tam manasıyla anlamasının çok mümkün olmadığını bilmemdir.

İkinci konu herkesin süreci çok iyi bildiği ancak yan etkileri ve sonuçlarını tam olarak idrak edemediği pandemi süreci. Kitabın son kısmında az da olsa değiniliyor. Yazar, oyun sektöründe çalışan kişilerin yaşadığı en büyük sıkıntının her oyun geliştirme sürecinin son düzlüğünde ortaya çıkan tamam mı devam mı tarzı gerilimli bir dönemin oluştuğu ve devam kararı çıkmayan projelerdeki kişilerin şehir değiştirmek zorunda kaldıkları yönünde. Şehir değiştirmek zorunda kalmanın sebebi her şehirde bir düzine oyun firması bulunmaması tabii ki. Hatta ülke ülke gezmek zorunda kalanlar var. Ev almayı akıllarından geçirmediklerini çünkü uzun süre aynı yerde konaklayacak güvenceye sahip olmayan bir sektörde çalıştıklarını birçok kişi dile getirmiş. Burada pandemiden bahsetme sebebim uzaktan çalışmaya sıcak bakılmaya başlanması. Uzaktan çalışmanın bir zorunluluk olarak başlamasından sonra artık böyle bir durum olmadığı halde firmalar eski düzenlerine dönmediler. Bu da yazarın ortaya koyduğu en büyük sıkıntının en azından uzaktan çalışma yöntemiyle bir nebze de olsa iyi hale geldiği söylenebilir.

Üçüncü konu büyük firmada çalışan geliştiricilerin aşırı tempolu iş yaşamları. Sürekli fazla mesailer, sürekli stres baskı, sürekli olumsuz şartlar… Hiç mi iyi bir şey olmuyor bu sektörde diye sorgulayabilirsiniz. Yazarın amacının sektörün zorluklarının ve kötü yanlarının konuşulmasını istemesi, çözülemeyecek sorunlar olmadığını gösterebilmesi olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple bazı şeyleri kitabın amacına yönelik dışarıda tutmuş olabilir.

Kitapta birçok oyun firmasının, sektörden çalışanların ve oyunların isimleri yer almakta. Bazıları çoktan tarihin tozlu sayfaları arasında kaybolmuşken bazıları da unutulmaz efsaneler arasında yerlerini almışlar. Okurken bir yandan da internetten isim araştırmaları yapmanın faydalı olacağını düşünüyorum.

Son olarak bu kitapta da görülebileceği gibi çoğu sektörde işler bağlantılar aracılığı ile yürüyor. İşten ayrılan birçok kişinin eski bağlantıları sayesinde kolayca yeni işlere yelken açtığını görebiliyoruz. Bu sebeple hangi sektörde çalışıyor olursanız olun kritik noktalardaki kişilerin radarına girmeye çalışmak önemli bir hale geliyor. Sektörle ilgili pek keyifli olmayan ancak öğretici bir okuma süreci siz okurları beklemekte.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir