İçeriğe geç

Mutlu Olma Sanatı – Arthur Schopenhauer

Halinize şükredin guzum bak elalemin ne biçim dertleri var, çok şükür bizim öyle dertlerimiz yok yidiğimiz önümüzde yimediğimiz ardımızda diyen dede ve ninelerimizi dinlemeyin ondan sonra Schopenhauer okuyup oouuvv üstat ne biçim döktürmüş deyin, cık cık cık! 🙂

Yazarın 45 tane hayat kuralını sıkıştırabildiği bu kısacık kitapta öncelikle “Aklı başında kişi hoş olanın değil, acı vermeyenin peşindedir.” diyerek beyhude arayışınıza baştan dur demektedir. Bu sebeple de bizler mutlak mutluluğu aramaya başlamadan önce, bizleri mutsuzluğa ve acıya sevk eden şeyleri tespit edip onlardan nasıl kaçınacağımızı düşüneceğiz. Çünkü hayat mutlu olmak için değil aksine ancak katlanmak içindir ve onu bir şekilde atlatmak gerekmektedir.

Mutsuzluk ve acıya sebep şeylerden birisi kıskançlıktır: “Hiçbir şey kıskançlık kadar uzlaşmasız ve acımasız değildir.” diyor yazarımız. Buradan da insanın nasıl sürekli sahip olduğu şeylere değil de sahip olmadığı şeylere baktığına dikkat çekiyor. Aslında gözümüzü ne kadar çok şeye dikersek o kadar çok şeyden de feragat etmemiz gerektiğinin farkına varamıyoruz. Bu durum da bizleri ister istemez mutsuzluğa sevk ediyor. Ayrıca bir şeyi ne kadar çok istersek isteyelim ona sahip olduğumuz anda artık o şeyin üzerindeki isteğimiz hızla azalıyor ve bir sonraki şeyi arzulamaya başlıyoruz. Bu sebeple de isteklerin bir sonu yok.

Mutluluğu veya mutsuzluğu çoğunlukla dış etmenlere bağlasak da, yazara göre aslında asıl kaynak kişiliğimiz, kendi benliğimiz. Sürekli ölümü düşünmenin yararsızlığını ve yıpratıcılığından da bahseden yazar ayrıca kader konusuna da biraz değiniyor. Mutluluk için en temel şeyin sağlıklı olmak olduğunu savunan yazar, sağlıklı ve neşeliyken olaylara bakış açımızın farklılığının kolayca görülebileceğini söylüyor. Mutluluk için çabalarken genelde zaman kavramını denklemimize değişken olarak koymuyoruz ancak bizi mutlu edeceğini düşündüğümüz şeyler için yıllarca uğraş verdikten sonra zaman bizleri değiştirebilir ve uzun süre istediğimiz o şeyi elde ettiğimizde, o şey artık bizi mutlu etmekten çok uzak olduğunu çok geç fark edebiliriz. Bu sebeple amaçlarımızı ve planlarımızı yeniden düşünmeliyiz.

Mutluluk açısından gençlik dönemi ile yaşlılık dönemini de kıyaslayan yazarımız genelde gençlerin mutluluk için kendilerini hırpaladıklarını yaşlılarınsa deneyimle birlikte daha doğru olan rahat ve huzurlu bir yaşam aradığını söylüyor. Mutlu olmadığınız ve daha fazlasını istediğiniz için hayatı sorguladığınız bir durumda okuyabileceğiniz eserlerden bir tanesi, tavsiye ediyorum. Keyifsizlikten uzak okumalar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir