İsminden de anlaşılacağı üzere kitap dijital oyun geliştiricilerin karşılaştıkları zorluklar hakkında hazırlanmış. İçerikte küçüklü büyüklü 10 farklı oyunun geliştirme sürecinde yaşanılanlar bir habercinin gözünden anlatılıyor. Yazar aslında oyunlar hakkında haberler hazırlayan bir editör ve bu kitap da ilk kitabı.
İçeriği hazırlarken Schreier, yazacağı oyun ile ilgili ulaşabildiği kişilerle görüşerek röportajlar yapıyor ve topladığı bilgilerle kitabı hazırlıyor ancak içerik röportaj şeklinde ilerlemiyor. Yazar beğendiği kısımları alıntı şeklinde paylaşmış o kadar, çoğu kısmı kendi yorumlayarak bizlere aktarıyor.
2017 yılında yayınlanan kitap 2021 yılında dilimize kazandırıldığı için içerik biraz eski kalıyor. Günümüzde bile dijital oyun sahibi olmak ve onunla vakit geçirmek pahalı bir hobi veya eğlence biçimi olduğu için, kitabın çevirisinin geç kalmasını şaşırmamak gerek. Oyun geliştiren bir firmanın olabileceği ve bunun para kazandıran gerçek bir meslek olduğunun anlaşılması ülkemiz için çok çok yeni, daha 3-5 senelik bir durum. İstisnaları saymıyorum çünkü başarılı yapımların tesadüf olduğunu düşünen çok fazla insan var. Şans faktörlerini görmezden gelemem ancak kitabı okuyan herkes sanırım bu yapımların başarısının sadece şans ile açıklanabileceğini düşünmüyordur.
Daha kitaba başlar başlamaz yazar; aylarca süren uykusuzluklar, hiç bitmeyecekmiş gibi çalışılan fazla mesailer, geceler gündüzler, hafta sonları diye girince konuya ne yalan söyleyeyim ilk bölümü bitiremeden benim içim şişti. Haftalık 100 saate varan çalışma sürelerinden falan bahsediliyor ki, sanırsınız kitap 45 saate şükredelim diye yazılmış. 🙂 Herhangi bir şeye tutku ile bağlanmak insanın gözünü diğer şeylere karşı kör etse de insan bir şekilde amacına ulaşıyor. Burada sorulması gereken asıl soru tutku duyduğun şeyin uğrunda neleri feda edebilirsin?
Kitaptaki yaşanmış hikayeleri okudukça çok ilginç hayatların yaşandığını da gözlemliyoruz. İşinden istifa edip kendi oyunlarını geliştirmeye çalışan ve ciddi riskler alan yapımcıların ceplerindeki son paraya kadar çabalamaları takdire şayan. Bugün çıkacak yarın çıkacak, bugün çıkacak yarın çıkacak diyerek sevgilisi ile birlikte tüm oyun severleri 5 yıl oyalayabilen tek kişilik dev kadro delikanlı ve sevgilisinin bu süre zarfında birden fazla yerde çalışıp evi geçindirmesi türüne zor rastlanır bir olay. 100’ün üzerinde çalışanı olan dev firmaların büyüklüklerinin getirdiği karmaşa sebebiyle yönetilememesi ve patronların hatalı kararları sebebiyle işlerin raydan çıkması gibi birbirinden çok uzak ancak zorlu dönemeçlere girmiş hayatları okuma fırsatı buluyoruz. Şirketin yarısını sermayedarlara vermek istemeyenlerin Kickstarter benzeri fonlama sistemlerini kullanması gibi durumlar halen çözülemeyen problemlerden.
Bildiğim kadarıyla yazar bir oyun yapımcısı değil, işin teknik boyutuna da çok fazla hakim değil bu sebeple anlatılan bazı konuların biraz havada kaldığını hissettiğimi söylemem gerekiyor. Yine de kesinlikle dersler çıkarılabilecek bir kitap. Sektöre girmeyi düşünenlerin okuması gerektiğine inanıyorum.
Özellikle Witcher oyunlarını geliştiren stüdyo olan CD Project Red’in kuruluş hikayesini okumak benim hoşuma gitti. Korsan kopyanın yasa dışı olmadığı, isteyenin istediği gibi kopya oluşturduğu bir ortamda dağıtımcılığı üstlenerek orijinal dijital oyun satılmasını sağlamış olan CD Project’in ticari atılımı gerçekten çok başarılı. Dağıtımcılıktan yapımcılığa geçmek de öyle kolay bir olay değil, bunu da büyük ses getirerek başardılar.
Pandeminin patlak vermesi ve evden çalışmanın gerçekleştirilebilir bir çalışma biçimi olduğunun fark edilmesi ile birlikte diğer işler sekteye uğrarken yazılımcıların işlerinin hız kesmeden devam etmesi, ülkemizin ilk unicornu(1 milay dolarlık girişim) bir oyun geliştirici firma olan Peak Games olması gibi sebeplerle dikkatler bu sektörün üzerine ciddi anlamda toplandı. Henüz ülkemizden çıkan çoğu yapım mobil oyun trendini kovalasa da uzun vadede AAA seviyesinde birçok oyun yapılabileceğine de eminim. Kitap bu yola girecek kişilerin hayallerini kurarken ayaklarının da yere sağlam basması için bir rehber niteliğinde. Nitekim çalışmadan başarılı veya zengin olabilmenin yolu bu sektörde değil, her şey uzaktan göründüğü gibi kolay olmuyor maalesef. Fazla mesai süreçleri dışında herkese keyifli okumalar diliyorum. 🙂 (AAA: Yüksek bütçeli, büyük ekipler tarafından yapılan, beklenti çıtası yüksek olan oyun)