
Ailesi ile sürekli sorunlar yaşayan ve bir yere ait olma isteği duyan iki farklı karakterin hayatlarından kaçışı ile büyülü bir bölgede kesişen hikayelerini okuyoruz.
Hugh babası olmayan ve annesinin sorunları yüzünden sürekli taşınmak zorunda kalmış bir genç. Son taşındıkları şehirde alışveriş yapmaya gittiği markette kasiyer olarak çalışmaya başlıyor. Evde yalnız kalmaya dayanamayan bir annesi var ve bu yüzden iş çıkışları bir an önce eve gitmeye çalışıyor. Bir gün annesi evde yokken, evde yaşadığı kötü bir an sonucu kendisini dışarıya atıyor ve kendisini şehrin hiç bilmediği bir bölümünde, ormanın içinde buluyor. Bulunduğu yer ona o kadar rahatlatıcı ve huzur verici geliyor ki sanırsınız İstanbul’da yeşil alan bulmuş, öyle bir mutluluk. Saatlerce kendi halinde oyalandıktan sonra eve dönen Hugh saate baktığında 2 saat civarı oyalanmış olduğunu görüyor. Fark ediyor ki, gittiği alanda zaman aslında olandan yavaş ilerliyor. Yaşadığı deneyimin; hayattan kaçış, sorumluluklardan uzak, baskısız, mutlu olduğunu anladığı anda da buraya sürekli geleceğini biliyor.
İkinci karakterimiz Irene ise üvey babasının tacizlerine uğrayan, erkek kardeşinin ergenlik sebebiyle taktığı kadınlar aptaldır baskılarından sıkılmış ve evden kaçarak Hugh’dan yıllar yıllar önce büyülü bölgeyi keşfetmiş bir karakter. Büyülü bölgede zamanın yavaş ilerlemesi dışında bir de yabancı bir dil ile konuşan bölge halkı var. Irene hayatı boyunca bu bölgeyi bir kaçış bölgesi, güvenli bölge olarak görmüş ve oradaki insanlar ile tanışmış ve yıllar geçtikçe onların dillerini öğrenmiş. Onları ailesi yerine koymaya çalışmış.
Genelde alkol ile, uyuşturucu ile veya daha masum bazı farklı bağımlılıklarla içerisine düşülen bu kaçış, arayış, güvende hissetme veya kısa süreli de olsa bir şey hissetmeme isteği ile karşılanan duygular bu hikayede karakterlerimize kucak açmış büyülü bir bölge ile giderilmeye çalışılmakta.
Bu büyülü ormanda tanışan ve başta birbirine karşı yargılı olan iki karakterimiz, bölge halkının sorunlarını çözmek için birlikte hareket etmek zorunda kalıyor ve birlikte vakit geçirdikçe ortak yaralarının da etkisiyle yavaş yavaş birbirlerine ısınıyorlar.
Yazarın 1980’de yayınladığı bu eser bazı konuların netleştirilmemesi sebebiyle farklı yorumlamalara açık bir durumda. Özellikle olaylar ve karakterler hakkında netlik bekleyen okurların morali biraz bozulabilir. Bu olay niye böyle oldu, karşılaştıkları düşman kimdi, verdikleri mücadelenin sonucunda ne kazandılar gibi bazı kitaplar için önemli olabilecek bu cevaplar bu kitap için önemsenmemiş.