
Utopia ile Yolculuğum Nasıl Başladı?
İncelemeye başlamadan önce şunu belirteyim: Kitabı yarım bıraktım. O yüzden yazımı ciddiye alıp almama kararını siz verin.
Utopia ilk defa 1516’da yayınlanmış bir eser. Soru şu: Eğer ütopya gerçek bir ülke olsaydı, orada yaşam nasıl olurdu? İnsanların günlük hayatları, ekonomik düzenleri, din anlayışları, hukuk sistemi ve hatta savaş konusundaki tavırları nasıl şekillenirdi?
Thomas More kitabı, bu hayali ülkeyi görme fırsatı bulmuş birinin ağzından, başlıklar halinde okura aktarıyor.
Kitabın Yapısı: Ders Kitabı Hissi
İlk başta “klasikler arasında, okunmadan ölmeyin listelerinde yer alıyor” diye başlamıştım. Eksik kalmamak, merak duygusunu gidermek istedim.
Ama ilerledikçe şunu fark ettim: Kitap roman değil, daha çok ders kitabı havasında. Mesela Osmanlı tarihini detaylıca anlatan bir tarih kitabı düşünün; din, ordu, aile ilişkileri, hukuk sistemi… İşte bu yapıyı alın ve hayali bir ülkeye uyarlayın.
Benim için okuması çok sıkıcıydı. Roman gibi sürükleyici değil, ders kitabı gibi ayrıntılara boğulmuş bir metin.
Ütopya mı, Distopya mı?
Günümüzün gözünden baktığımda, kitapta anlatılan düzen bana çok baskıcı ve kuralcı geldi. “Her şey aşırı net, her şey kurallarla belirlenmiş” havası, özgürlük anlayışından çok uzak.
Benim için ütopya = özgürlük. Ama bu kitapta gördüğüm şey daha çok distopyaya yakındı. Tabii bu, benim bakış açım. 1500’lerin dünyasında bu fikirler belki hayal ötesiydi ama bugünden bakınca bazı kısımlar ürkütücü.
Okuma Motivasyonumu Neden Kaybettim?
Başta, “ülkelerin yönetimi üzerine kendi fikirlerime katkı sağlar mı?” diye düşündüm. Ama ilerledikçe motivasyonum azaldı. Çünkü:
- 1500’lerin bakış açısı günümüz için yetersiz kaldı.
- Bazı fikirler hâlâ “ütopya” gibi, ama çoğu bana distopya geldi.
- Kitap detaylarda çok boğucu. Etkileyici bir cümle bulmak için sayfalarca okuma yapmak bana fazla geldi.
Sonuçta kitabın %40-50’sinde bırakmak zorunda kaldım. Belki araya farklı kitapların girmesi de etkili oldu.
Son Söz
Kısacası, Utopia bana hitap etmedi. Ama bu, kitabın değerini düşürmüyor. Thomas More’un eseri hâlâ klasikler arasında ve birçok insana farklı bakış açıları kazandırıyor. Bana olmadı ama belki size olur. Keyifli okumalar!