
Kitapla Tanışma Sürecim
AkademikLink youtube kanalı vasıtası ile tanıdığımız Prof. Dr. Behçet hocanın taze çıkardığı kişisel gelişim kitabı. Uzun süredir ilk defa yerli bir yazarın kitabını çıkar çıkmaz aldım. Kanalının yayın gelirlerini şeffaf bir şekilde açıklayıp bağışladığı gibi, bu kitaptan edineceği gelirle de güzel planlarının olduğunu yine bir youtube videosunda anlatıyor, beni ikna etti.
Başlamadan önce şunu söylemek istiyorum, buraları okuyorsa lütfen kusuruma bakmasın, ciddiyetten çooook uzak, vıcık vıcık, sulandırılmış videolarına tahammül edemiyorum. Ama içten içe de kendisine hak verebiliyorum çünkü muhtemelen en çok o videoları izleniyordur.
Yıllar yıllar önce ilk defa videolarını izlediğimde de bu adam niye bize hakaret edip duruyor diye düşünüp kötü hissediyordum, ancak ülkece aklımızla alay edilen öyle bir noktaya gelmişiz ki yüzümüze tükürülüyor yarabbi şükür diyoruz. Ayrıca sorun çıkacağını bildiği halde kendisinin videolarıyla haksızlıkları açık açık haykırması çok büyük bir cesaret örneğidir, kesinlikle tebrik etmek lazım.
Kendisinin TEDX videosu var, izlemeyenler için linki bırakıyorum:
Kitap eleştirdiğim konuda dozunda ayarlanmış, o konuda herhangi bir endişeniz olmasın.
Kalk Çalış Başarısız Ol: Başarı Kavramına Eleştiri
Konu o kadar derin ki, nereden başlasam bilemiyorum. Ne kadar uzun yazarsam yazayım az kalır. Kitabın isminden başlasam iyi olacak sanırım.
“Kalk Çalış Başarısız Ol!” başlığı ile kitapta; çocukluğumuzdan beri bizlere öğretilen başarı kavramlarının ne kadar adaletsiz olduğu ve o başarılara ulaşmak için yapmamız öğütlenen şeylerin de gerçek hayatta aslında ne kadar da işe yaramaz olduğu yüzümüze tokat gibi çarpılıyor.
Doğal olarak kitapta birçok kişisel gelişim kitabının öğretileri eleştiriliyor. “İnanırsan ve çok çalışırsan başaramayacağın şey yoktur!” veya “Bak Elon Musk şöyle, Steve Jobs böyle istersen sen de olabilirsin, yeter ki iste ve gereken fedakarlıkları göster.”
Ancak birçok kitabın söylemediği şey, onlarda olan imkanların çoğunun bizde olmaması.
Uluslararası Bir Karşılaştırma
The Unfair Advantage: How You Already Have What It Takes to Succeed kitabının yazarları diyordu ki: “Kitabı yazma sebebimiz hayatın adil olmadığını hatırlatmak.”
Kesinlikle bu durumu kendimize hatırlatmamız ve ona göre davranış sergilememiz gerekiyor. O kitabı da merak edenler için linke tıklayıp o yazıma da göz atabilir.
Sistem, Düzen ve Sorgulamalar
Muhtemelen buraya kadar geldiyseniz ilk tepkiniz şöyle olacak: “E mal mısın? Sen inanıyor muydun yoksa o yalanlara?” Ne inancam ben(!)
Anlatılanlar da sadece ülke gerçekleri değil, dünyadaki düzen bu şekilde. Yazar sürekli; sistem, düzen böyle kurulmuş diyor ancak bu sistemi kim kurmuş, niye kurmuş, ne zaman kurmuş? Bu düzeni bir şekilde değiştirme, düzeltme imkanımız yok mudur?
Bu sistemin tekerine çomak sokacak birileri yok mudur? Nerde bu Tatar Ramazan, bir an önce bu oyunu bozması gerek!
Monopoly Deneyi: Başarıya Dair Çarpıcı Bir Örnek
Kitaptaki konular bilimsel çalışmalara dayandırılarak anlatılmış. Örneğin doğup büyüdüğünüz ailenizin gelir düzeyinden bir üst kademeye geçme şansınız %7.
Bununla ilgili çok güzel bir deneyden bahsediliyor: Monopoly deneyi.
Bir grup kişiye monopoly oynatıyorlar, iki ekip var. Birinci ekip başlangıç parası olarak daha yüksek bir para ve başlangıç noktasından her geçişte diğer ekibin iki katı ücret alıyor. İkinci ekip açıkça kötü şartlarda ve geride başlıyor. Oyun boyunca da dezavantaj devam ediyor.
Oyun bitince, doğal olarak kazanması beklenen avantajlı ekipten biri oyunu kazanıyor. “Nasıl kazandınız?” sorusuna verdiği cevap: kendi taktikleri, stratejileri, zeka… Yani bütün başarıyı kendi kabiliyetleri ile kazandığını düşünüyor.
Bu deney aslında hayatın adil olmadığını ve başarı hikayelerinin çoğu zaman arkadaki görünmez avantajlarla şekillendiğini gösteriyor.
Başarısızlık Üzerine Düşüncelerim
Son bir konuya daha değinip bitireyim, fazlası için kitabı okuyun. 🙂
“Başarısızlık.”
O kadar başarı olayına takılmışız ki aslında başarısız olmanın çoğu konuda daha çok gerçekleştiğini ve bu durumun gayet normal olduğunu unutuyoruz. İlkokul ve ortaokul, lise herkese teşekkür taktir verilir oldu, ne kadar kötü olursan ol sınıfta kalmak yok.
Aileler de asla çocuğundan şüphe etmiyor zaten. Bu durum birçok sorunu beraberinde getiriyor, insanlar başarısız olmaktan korktukları için ya hareket edemez oluyorlar ya da başarısızlığı asla kabullenmek istemiyorlar.
Üniversite bitince ise başarısızlık yüzlere tokat gibi çarpınca kimse gerçekte ne olduğunu anlayamıyor. Halbuki arkaya dönüp bakınca alınan taktirler, teşekkürler. Bitirilen o havalı lisans bölümleri(belki de eskiden havalıydı bilemiyorum), yüksek lisanslar…
Herkes artık ülkedeki en iyi şirkette her pozisyon benim hakkım olmalı diye bakıyor. Çünkü hiçbir başarısızlık tadılmadı bu yolda, her şey kolayca geçildi. Belki de olması gerekenden daha kolay şekilde…
Son Söz
Kalk Çalış Başarısız Ol kitabı bana hem düşündürdü hem de kendi başarı–başarısızlık algımı yeniden sorgulattı. Behçet hocanın cesur yaklaşımı ve bilimsel temellere dayandırdığı örnekler kesinlikle okunmaya değer.
