İçeriğe geç

Boğulmamak İçin – George Orwell

George Orwell
Can Yayınları
Çeviri: Suat Erüzün
Öncesi ve sonrası ile “SAVAŞ”

İş çıkışları yorgun bir şekilde okuduğum için mi bilmiyorum “Boğulmamak İçin” kitabının giriş kısmı bana sıkıcı geldi ve beni çok yordu. Ancak hafta sonunun gelmesi ve gelişme, sonuç bölümlerini okumamla bir anda bitiverdi.

254 sayfalık bir roman olmasına rağmen Orwell o kadar çok can alıcı konuya değinmiş ki! Genel olarak konunun bölümlerini düşünürsek savaş öncesi çocukluk dönemi, savaş dönemi ve savaştan sonraki dönem olmak üzere üç kısımdan oluşmuş.

Orwell kahramanın çocukluk döneminden bahsederken kendi çocukluk dönemimi düşünmeden edemedim. İnsan coçukluğunda bir an önce büyüsem özgürleşsem diye düşünürken belirli bir yaşa gelince de nerede gençliğim, çocukluğum diyor. Bu yüzden geçmişe çok takılı kalmamak, pişmanlıklarda yaşamamak gerekiyor.

Kahramanımız çocukluktan özlediği en önemli şeyin balık tutmak olduğunu söylüyor ancak özlese de karar verip tekrar balığa gitmeye bir türlü yanaşmıyor. Bu ne yaman çelişki! Aslında bu duyguyu bir nebze anlayabiliyorum. Içten içe eskiden , çocukken aldığı hazzı şimdi alamayacağını bilen insan hatıralarını lekelemek istemiyor. Nasıl ifade etsem; bir yemeğin tadı damağınızda kalırda o tadı bozmamak için üstüne başka bir şey yemek istemezsiniz ya! Tabii ki bu tamamen benim çıkarımlarım. Tekrar balık tuttuğunda aynı duyguları yaşayamayıp hayal kırıklığına uğrayacağını düşünmek. Ya da hatıraların yeniden canlanacağını düşünerek çekinmek.

Kitabın başından beri geleceğini bildiğiniz ( çünkü yazar her fırsatta vurguluyor) SAVAŞ! Ülkelerin birbiriyle savaşması, buna karar veren siyasetçiler ve vatanı uğruna canını ortaya koyan milyonlarca insan. Bir gün ansızın ortaya çıkan ve sizi nerelere sürükleyeceğini bilemediğiniz savaş. Gökyüzünden , üstünüzden geçen uçaklar ve her an tepenize bomba düşebileceğini düşündüğünüz o psikoloji.

Uzak mevkilerde anlamsiz işler için görevlendirilmiş ve orada unutulmuş askerler. Erzak sayımında unutulan personel. Orwell bir yandan güldürürken bir yandan da düşündürüyor. Aileden uzak kalmak, bilmediğiniz diyarlarda tanımadığınız insanları öldürmeye çalışmak. Alman-İngiliz savaşı, Hitler…
“Savaş değil sonrası beni korkutan!” Diyor kahramanımız.

Aktarmak istediğim o kadar çok sey varki uzun yazdığım için toparlamakta zorlanıyorum ve bir kısmından vazgeciyorum. Biraz örneklerle ilerleyeyim.

Örneğin: internette belki görmüşsünüzdür, Türkiye’de bulunan Suriyeli çocukların uçak sesi duyduğunda korkup bir yerlere saklanmaya çalışması gibi, kitabın sonlarında anlatılan savaş psikolojisinden kurtulmanın kolay kolay mümkün olmadığı ve savaşın içinde bulunmayanların da bu durumu kolay kolay anlayamayacağı konusu.

Kitap boyunca kahramanımız çocukluğundan başlayıp 40-45 yaşlarına kadarki hayatını film şeridi gibi aktarıyor: Çocukluk arkadaşları, ailesinin ölümü, maddi sıkıntılar, aşklar, okumak ya da çalışmak. Savaşın umrunda olmadığı Porteus gibi iyi insanlar ve nefret pompalayan diğer savaş meraklıları. Savaşın getirdikleri, götürdükleri, evlilik ve kadınlar, kilo yani şişko olmak :). Bildigimiz ancak nadiren hatırladığımız hayata dair sorgulamaları bizim için yapan karakterimiz sohbet havasında anlatıyor.

George Orwell‘in okuduğum üçüncü kitabı ve aynı zamanda başarılı bulduğum üçüncü kitap! Okumanızı tavsiye ediyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir