İçeriğe geç

Sinek Isırıklarının Müellifi – Barış Bıçakçı

Kitabın tamamı kısa sürecek bir serüven olabilecekken henüz başlangıç eşiğini aşamadığım için kitabı yarım bırakmak durumunda kaldım. İleride “neydi, kimdi, ne olmuştu?” gibi sorular aklıma düşerse diyerek bir şeyler karalamaya çalışacağım. Kitap hakkında herhangi bir bilgisi olmayanlara 30’lu sayfalarda bıraktığımı belirteyim ki yazdıklarımı ciddiye alıp almama konusunu değerlendirsinler.

İlk defa Barış Bıçakçı okuması yaptım, belki de yapmaya çalıştım ama başaramadım. Bana çok fazla hitap etmeyen, okurken zorlandığım, içerisine bir türlü kendimi dahil edemediğim bir anlatım tekniği var yazarın. Cümleler; çoğunlukla soyut, ilk anlamının dışında, peşi sıra bağımsız, net bir fikir sunmaktan uzak, başı sonu belirsiz ve benim için okuması yorucu şekilde hazırlanmış. Kitabı okumaya çalışmak bana dağınık bir zihnin çıktıları arasında dolaşmaya çalışıyormuşum gibi hissettirdi.

Anlatılan içeriğin sıradanlığı ve bölümler arasındaki anlamsız kopukluklar da okuma sürecimi biraz daha baltaladı. Ortada net bir fikir veya anlatmaya değecek bir olay göremediğim için sayfaları çevirdikçe bu adam tam olarak neden bahsediyor, bu işin devamı nereye gidecek acaba diyerek ağır aksak ilerlemeye çalıştım ama uzun sürmedi.

Sıradanlık demişken incelemelerde bolca şu alıntıya rastladım:

Yazmak bir bakıma anlatılmaya değmez olanı anlatmaktır. Böylelikle anlamsız olanı anlamlı kılmaya cüret etmektir.

Syf. 159

Kitabı beğenmediğim için sanırım bu cümle bana ilk şu kötü fikri çağrıştırdı: “değeri olmayan bir şeyi süsleyerek güzel göstermeye çalışmak”. Biraz içerisinde yaşadığımız çağın etkisi de olabilir bu yorum. 🙂 Bu düşünce biçiminde kafama yatmayan bir şeyler var. “Anlatılmaya değmeyecek bir şeyi neden anlatmalıyız?” Bu soruyu kendi içimde cevaplandırmadım. Günlük hayatımızda sürekli yaşadığımız olaylar, sürekli hissettiğimiz duyguların sıradanlığı güzel veya etkili bir şekilde anlatılabilir belki ama okuduğum kısım beni etkilemekten ziyade sıktı.

Belki de benim için zamanı değildi diyerek kendimi daha fazla yormak istemedim ve kitabı bir kenara bıraktım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir